İpekçilik Caddesindeki sol tarafta kalan 23 numaralı bu tarihi ev bir şekilde tarihe karışmadan tarihe not düşmek istedim. Mazisi nedir, kimler kaldı şu anlık bilmiyorum. Belki birileri biliyordur.
Bu ilk başı yazdıktan sonra evin kaç metrekare olduğunu merak ederek parsel sorgulama sitesine girdim ve karşıma çok acayip bir durum çıktı.
Kırmızı ok ile gösterilen yer fotoğraflarını çektiğim yerdi ve Papazın Evi olarak geçmekteydi. Yazıyı yazmaya başlarken acaba mazisi nedir diye düşünürken bir anda karşıma bambaşka bir kapı açılmıştı. Hemen bir araştırma yaptım ve Bursa’nın tarihine not düşebileceğim bir bilgiye sahip olmak üstelik hiç aklımda yokken karşıma çıkması benim için oldukça güzel oldu. Bir önceki yazımızda Gökdere Değirmeninin yerini şu anki zaman koşullarda göstermek amacıyla çıktığım yolda rastlamıştım. Ben sadece tarihi bir konak gibi fotoğraflamak isterken Bursa tarihine dair derin bir bilgi öğrenmek gerçekten şaşırtıcıydı. Setbaşı Papazın evi olarak geçen yer Karaağaç mahallesinde gözükmekte parsel sorgulama sitesinde.
İnternet sorgulamalarımda konağın içerisine ait harika fotoğraflara rastladım, İbrahim Akgün Bey’in izni ile bu fotoğrafları da yazımıza ekleyerek Papazın Evi’ne ait, hem tarihi hem de görsel bir arşivi toparlamış oluyoruz. Bir döneme ışık tutan kareler ve İbrahim Akgün Bey’in bu konak hakkında yazdıkları…
“PAPAZIN EVİ
Konak; 1800’lü yılların başında Bursa Setbaşı mahallesinde yapılan Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesinde görevli papaz ve misafirlerini ağırlamak için Ermeni ustalar tarafından yapılmıştır.
O dönemde Ermeni nüfusun yoğun olduğu mahallelerden biri olan Setbaşı’nda şu an sadece bu konağı görmekteyiz.
Yaklaşık 280 metrekare olan konak üç katlı ve yarı ahşaptır. Ön tarafı caddeye bakan konağın, arka tarafında geniş bir bahçesi bulunmaktadır. 11 odası ve iki büyük salonu bulunan konak boş ve bakımsız kalmıştır.
Gerek varisler arasındaki anlaşmazlıklardan, gerekse yasal nedenlerden dolayı çürümeye başlamıştır. 1940’lı yılların başında Aykut Ailesi tarafından satın alınıp kullanılan konak, 2014 yılında kapatılmıştır.
Konağın tavan işlemeleri orijinal ve sağlam durumdadır. Tamamen el işlemesi olan tavanlar konağın en görkemli yerlerindendir.
Yer yer çökmüş kısımları bulunsada, küçük bir onarımla YOK OLMADAN kurtarılabilir.”
Girişi uzatmadan bu evin ve bölgenin tarihini biraz düzenlemeyle beraber aktarmak istiyorum. Bu yazı için iki farklı kaynaktan beslendim. İlki Zübeyr Kavık tarafından Agos gazetesindeki yazı diğeri ise Zehra Gök Akkurt tarafından yazılan bir yazı.
Papazın Evi hakkında iki tane yazıya denk geldim, ilerleyen günlerde daha başka kaynaklara ve bilgilere rastlarsam burayı güncelleyeceğim. Bazı cümleler çıkarıldı yada üzeri çizildi. Bu sitenin amacına uygun olması için yapıldı bu işlem.
Zübeyr Kavık yazısından alıntı;
“Osmangazi Metro istasyonunda indiğinizde Bursa’nın tarihi yapılarına ait fotoğraflar karşılıyor sizi. Bu fotoğraflar arasında dikkat çeken ve çarpıcı bir hikâyesi olan Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesini görebilirsiniz. Osmanlı arşivlerinden günümüze farklı isimlerle de anılmış olan Setbaşı İpekçilik caddesinde bulunan Ermeni kilisesi, 12 Eylül 1980 darbe sonrasında dönemin yöneticileri tarafından verilen emirle yıkılarak Setbaşı Ortaokuluna dönüştürülüyor. Kilise hakkında bilgi toplarken aslında bu mahallenin Bursa Ermenilerine ait kaybolmuş hikâyelerle dolu olduğunu görülüyor.
Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesi, bir ibadethane olmanın dışında aynı zamanda Bursa ve çevresindeki Ermenilerin dini ve idari merkeziydi. Kaynaklara göre, aynı avlunun içerisinde bir Ermeni okulu da vardı. Yıkılmadan önce sinema, daha sonrasında nikâh dairesi ve tütün deposu olarak kullanıldığı kayıtlara geçmiş. Kiliseden arda kalan iki katlı bir köşk ise bakımsızlığına rağmen hala olduğu yerde duruyor. Döneminin önemli din adamlarını misafir eden bu köşk, mahallenin Ermeni halkı tarafından boşlatılması ile kiliseden varislerine devredildi. Mahalle sakinleri bu köşkün belediye tarafından önemsenmemesi ve tarihi bir yapının çürümesinden şikâyetçi.
Kilisenin varlığını hatırlayan ve o yıllarda İpekçilik caddesinde ikamet eden Lerzan Akbaş ‘’ Şu anda bir marketin olduğu binanın yanında bir kilise vardı. Sonradan orası tütün deposu oldu. Maskları, amforaları, sahnesi, orgu duruyordu. Konser salonu da varmış; annemler oraya konsere gidiyorlarmış. 1980 yılından sonra da yıkıldı. Mahallemiz eskiden iki katlı eski evlerle doluydu şimdi olduğu gibi apartmanlar yoktu“ diyor.
Okuldan cezaevine
Mahallenin 1844 yılına ait Temettuat defterlerine göre mahallede o tarihlerde sadece gayrimüslimler ikamet etmiş. Tanzimat’ın ilanından sonra vergilerin adil bir şekilde toplanılması için oluşturulmuş bu defterlerde, 100 haneden oluşan bir mahalle Setbaşı. Nişan Taktakyan’ın ipek fabrikası o tarihlerde bulunduğu caddeye yani İpekçilik caddesine isim verdiği gibi mahalle sakini Ermenilerin çoğunluğu ipekçilik üzerine çalışıyordu. Kilise yakınındaki Ermeni Okulu hükümet tarafından tutuklanan Ermeni ve Rumlar için cezaevine dönüştürüldü. Ermeniler tehcir, Rumlar ise mübadele yolu ile şehirden uzaklaştırılıp okul boşaltılınca Setbaşı İlköğretim Okulu olarak vazifesini sürdürdü.
Eski mahalle sakinlerinden Özcan Göçmenöz, İpekçilik Caddesi’nin eski günlerinden şöyle bahsetti; ‘’Mahallemiz eskiden Ermeni mahallesiymiş. Evimizin karşısında çok güzel ahşap bir ev bulunurdu. O eve papazın evi derlerdi. Bir gün evimizin önüne bir fayton geldi. Meğer bu hanım bizim evimizin Ermeni sahibiymiş. İkramda bulunmak istedik ama sadece su istedi. Bizim semtin suyu Bursa’nın en güzel suyuydu. Hanım özellikle o sudan içmek istemişti. Bugün kiliseden kalan ahşap bina bir dönem Devlet Su İşleri olarak kullanılıyordu. Şimdi caddede eski binalardan bir tek o kaldı.”
Caddenin biraz daha ilerisinde bir Ermeni Mezarlığı olduğu ve bu mezarlığın yerinden taşınıp kütüphane inşa edildiğini belirtildi. Kütüphane yetkilisi bu ifadenin çok kişi tarafından dile getirildiğini fakat herhangi bir kayıt bulunmadığını söylüyor. Mezarlığın 1951 yılında belediye tarafından İskan Müdürlüğü’ne devredildiği ve daha sonrasında mezarlığın taşındığı bilgisini edinirken, ne yazık ki taşınan mezarlığın günümüzde nerede olduğu belli değil. Mezarlıktan günümüze sadece eski bir havuz kalmış ve şimdi kütüphanenin hemen yanındaki Milli Eğitim binasının bahçesinde yer alıyor.”
Bir diğer alıntı ise Zehra Gök Akkurt‘a ait Nisan 24 2015;
“Bursa da Setbaşında kendini çok yalnız hisseden, unutulmuş ve yıpranmış bir binanın önünden geçiyorum, Ermenilerden geride, ayakta kalan tek bina. Papazın evi.
Yüzyıl önce kim bilir kimlerin gelin olduğu, kimlerin yaşlandığı, acıları ve sevinçleri yaşadığı Ermeni mahallesi ;Setbaşı.
Tehcir den önce Setbaşı‘nda yaklaşık olarak on bin Ermeni yaşıyormuş. Çoğu ticaret, zanaat ve ipek böceği yetiştiriciliği yapan insanlar. Setbaşı’nda ki caddenin adı; İpekçilik Caddesi, yukarıda şimdi İmam Hatip Lisesi olan yerde bir Ermeni’nin ipek fabrikasından alıyor adını. Caddenin aşağısında Setbaşı Ortaokulu bulunuyor. Ermeniler zamanında bir kilisenin ve okulun bulunduğu yer. Karşısında din adamlarının ağırlandığı ve ikamet ettikleri ev bulunuyor. Tehcirden sonra buradaki Ermeni okulu hapishane olarak kullanılmış. Şimdi ise ortaokul.
Ermeniler döneminde yaklaşık 12 kilise ve bir katedralin, bir çok Ermeni okulunun ve mezarlığın bulunduğu bu bölgede Ermenilere ait hiç bir şey kalmamış. Ermeni mezarlığının ve kilisenin bulunduğu yerde şimdi Halk Kütüphanesi bulunuyor.1980 yılına kadar kilisenin bir bölümü ayakta duruyormuş ancak darbeden sonra devlet eliyle kalan kilise kalıntıları yıkılmış. Ermeni mezarlığının taşındığı söyleniyor ama nereye taşındığını bilen yok.
Setbaşı , Bursa nın en parlak ve en gösterişli bölgesiymiş. İstanbul da ki Beyoğlu gibi hareketli ve insanlarla dolu bir semt. O tarihlerde bir çok çay bahçesi, meyhane ve lokantaların bulunduğu ışıl ışıl bir yermiş Setbaşı. Işıkları sabaha kadar sönmezmiş. Âmâ şuan Setbaşında, dar sıkışık sokaklar ve apartmanlardan başka bir şey yok.
*Osmanlı arşivlerinden günümüze farklı isimlerle de anılmış olan Setbaşı İpekçilik caddesinde bulunan Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesi, 12 Eylül 1980 darbe sonrasında dönemin yöneticileri tarafından verilen emirle yıkılarak Setbaşı Ortaokuluna dönüştürülüyor. Kilise hakkında bilgi toplarken aslında bu mahallenin Bursa Ermenilerine ait kaybolmuş hikâyelerle dolu olduğunu görülüyor.”
Fotoğrafların ilk üç tanesi benim çekimim, tarih olarak 29 Şubat 2024, diğerleri Google Maps’ten alınma, sağ alt kısımda yazmakta, 3 tanesi Temmuz 2014 tarihi, son iki tanesi de Ağustos 2022 yılına ait olmakta.
Emre Seymenler, Bursa’da doğmuş, büyümüş ve halen daha hayatını Bursa’da sürdürmekte olan bir kişidir. Asıl mesleği Makine Mühendisliği olan bu kişi, yaşadığı şehrin daha temiz, daha sessiz ve daha güzel olması için kendi çapında fikirler üretmeyi ve bir ayak izi oluşturmayı hedeflemekte. Bu site gibi birçok websitesine sahip olan Emre Seymenler, Seyyah Çelebi ismini verdiği sitesinde Bursa’ya ait yüzlerce tarihi eseri ve doğal güzelliği onlarca fotoğraf ve yazıyla yayınlamış, Teknik Terimler Sözlüğü isimli websitesinde ise mühendislik alanında kullanılan yabancı kökenli kelimelerin Türkçe karşılıklarını bulmak ve anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla girişimlerde bulunmaktadır. Ayrıca zaman zaman kişisel görüş ve düşüncelerini de emreseymenler.com isimli sitesinde yayınlamaktadır.